Rich Energy ve Haas’ın Garip Sponsorluk Hikayesi

Markaların hedef kitlelerine ulaşabilmek için birçok iletişim aracını kullandığını biliyoruz. Kullanılan tüm bu iletişim araçları markanın pazarlanmasını kolaylaştırıyor ve reklam yapılmasına yarıyor. Sponsorluk anlaşmaları da markanın halkla ilişkiler çalışmalarından biri olarak önemli bir sac ayağı vazifesi görüyor.

Bir marka, sponsorluk çalışması yürütmeye karar verdikten sonra, bunu hangi alanlarda ve ne tür yöntemlerle yapması gerektiğini tespit etmeye çalışıyor.

Bugün aktarmaya çalışacağım hikaye, bir markanın sponsorluk çalışması yaparken yukarıda değindiğim noktaları nasıl ıskaladığına dair olumsuz bir örnek olarak değerlendirilebilir.

Rich Energy’nin Kısa Hikayesi ve Aldığı Kararlar

2015 yılında William Storey tarafından kurulan Rich Energy‘nin merkezi Londra’da bulunuyor ve enerji içeceği üretiyorlar. Markanın kuruluşunda şüpheli görünen birtakım durumlar bulunuyorBunların ilki markanın 2016 yılında banka hesabında sadece 103 Pound ve 2017 yılında 581 Pound olduğu yönünde. Bu tabloya rağmen Storey markanın hızlı bir büyüme yakaladığını belirterek markayı Formula 1 podyumuna taşımayı planlıyor. İkinci durum, enerji içeceğinin “gerçekten de” var olup olmadığı yönünde. Öyle ki kurumsal rengi siyah ve altın rengi olan marka iki çeşit ürün üretmesine rağmen satışının yapıldığı çok az yer bulunuyor. Bu durum işletmenin lojistik ağının oldukça başarısız olduğu yönünde izlenim uyandırıyor.

Rich Energy’nin Planı ve Çok Kısa Süren Sponsorluk Macerası

Storey, markayı Formula 1 ile ilişkilendirerek bu arenada fiilen yarışan Aston Martin Red Bull Racing‘in karşısına çıkmayı planlıyor. Önce Formula 1 takımı Williams ile görüşmeye karar veren Storey, daha sonra Williams yönetimi ile organize edilen yemeğe katılmıyor. Yemeğin organize edildiği günden bir gün sonra ise Haas Racing ile anlaşma yaptığını kamuoyuna duyuruyor. 2019 yılı sezonunun başlamasına 5 hafta kala duyurulan anlaşmaya göre Storey, Haas Racing takımına 35 milyon Pound ödeme yapacağını açıklıyor. Formula 1’de rekabet takımların finansal gücü ile doğru orantılı ilerliyor. Bu bakımdan anlaşmanın Haas Racing açısından ayrı bir önemi bulunuyor. Aynı zamanda Haas Racing, Formula 1’de ABD menşeli tek takım olma özelliğine sahip.

Storey, Haas Racing’i tercih ederken takımın önemli bir potansiyeli olduğuna inandığını ve ilerleyen süreçte Red Bull ile rekabet edecek noktaya gelerek, anlaşmanın Rich Energy’e değer katacağını belirtiyor. Yeni kurulan bir marka olmasına rağmen doğrudan Red Bull ile rekabete girmeyi planlayan marka, sosyal marka çalışmalarında  #BetterThanRedBull  hashtag’ini kullanıyor.

10 Temmuz 2019’da Sponsorluk Bir “Tweet” İle Sonlanıyor

Rich Energy, 2019 yılı Silverstone yarışından 4 gün önce attığı tweet ile sponsorluktan çekildiğini Twitter aracılığıyla duyuruyor. Atılan tweet’te Haas Racing’in geçen 9 yarış boyunca kötü performans gösterdiği ve Red Bull’un ardında kaldığı vurgulanıyor. Haas Racing’in sahibi Gene Haas ise anlaşmanın imzalandığı dönem yapılan ödemenin eksik yapıldığını ve tamamlanmadığını açıklıyor.

Sonuç

Rich Energy ve Haas Racing arasında yapılan sponsorluk anlaşması enerji içeceği markası tarafından tek taraflı iptal ediliyor. Bu iptal, Rich Energy’nin belirlediği sponsorluk çalışmasını doğru planlamadığı şeklinde yorumlanabilir. Markanın kuruluş yıllarında banka hesabında görünen para miktarı, ürünler için yürütülen lojistik çalışmalarından ötürü içeceğin gerçekte var olup olmadığı yönündeki şüphe ve 5 ay süren sponsorluğu sona erdirmesi markaya yönelik olumsuz algıyı kuvvetlendiriyor.

Bütün bu gelişmelere enerji içeceği marka logosunun bir motosiklet markası (Whyte Bikes) ile benzer olmasından ötürü motosiklet markasının enerji içeceği markasını mahkemeye vermesi de ekleniyor. Mahkeme Rich Energy’nin motosiklet markasına tazminat ödemesine hükmediyor.

Rich Energy kurucusu ve CEO’su William Storey’nin hızlı ve etkili bir yöntem ile Red Bull’un rakibi olabilmesine yönelik geliştirdiği sponsorluk fikri çok kısa sürede olumsuz sonuçlandı. Bu sonuç enerji içeceği markası ile ilgili olumsuz algıyı düzeltmekten öte, markanın olumsuz algısını belki de daha da kuvvetlendirdi. Marka logosuna karşı açılan dava da olumsuz gelişmelere yeni bir halka olarak eklendi.